Sizi hayatta en çok seven insanın kim olduğunu şıp diye söyleyebilir misiniz? Ben bu sorunun cevabından hayatta hiç birşeyden olmadığım kadar eminim. Beni bu dünyada en çok anneannem sevdi. Bu sebeple kaybettiğim/iz bunca insan arasında canımı gerçek anlamda tek yakan anneannem oldu.
Ailemin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim. Küçükken çok kıskandığım şimdi ise dünyalar kadar çok sevdiğim bir erkek kardeşim var. Annem çok küçük yaşta olduğundan ilk çocuğunun sorumluluğunu kendi annesiyle paylaşmış. Ben anneannesi tarafından çok sevilerek ve şımartılarak büyütülen ilk torunlardanım. Annemin ve babamın gözdesi ol(a)masamda anneannemin bu dünyadaki en sevdiği varlık ben oldum. Sevgisini onun kadar hissettiren bir insan daha olmadı hayatımda.
38 yaşında anneanne olmuş pamuk'um. Ben o yaşta anne olabilecek miyim o bile meçhul. 30'uma dayandığım şu günlerde, anneannemin beni kucağına aldığında ne kadar genç olduğunu ancak idrak ediyorum.
Bugün onun beni nasıl sevdiğinden ziyade, nasıl bir insan olduğundan bahsetmek istiyorum. Ben hayatım boyunca hatırlayacağım, diğer torunları, çocukları ve sevenleri de öyle. Ama istiyorum ki tanıdığım en güzel insan için kalıcı birşeyler bırakayım. Bugünden itibaren blog'umda bana masal gibi anlattığı anılarını, ailesinin hayatını, yaşadıklarını paylaşacağım. Kimini direkt ondan duyduğum gibi, kimini biraz hayal gücümle süsleyerek, kimini senaryolaştırarak...
Anneannem tam anlamıyla "şahsına münhasır" dedikleri insanlardandı. İstanbul'da doğmuş büyümüş, karadenizli bir aile içine girmiş, kendini o insanlara çok sevdirmişti. Ailesi Selanik göçmeni olmasına rağmen, karadeniz gibi baskın bir kültürün zor insanların arasında saygı duyulan bir "kadın" olmayı başarmıştı. Anne ve babası ayrı büyümüş bir kadındı. O yıllarda çok olmayan boşanma travmasını yaşamış bir çocuktu. Babasıyla büyümüş ve babasına aşık bir kadındı anneannem. Her ne durum olursa olsun neşesi içinden taşan bir insandı. Annemin sözleriyle "bir şeylere ağlar, iki dakika sonra yüzünü diğer tarafa dönüp gülerdi". Ruhen ona çekmiş olmayı çok istedim. Onca sıkıntının derdin arasında nasıl o kadar neşeli ve güleç olabiliyordu ve etrafına mutluluk veriyordu? Ömrüm anlamaya yetecek mi bilmiyorum.
Kalp hastasıydı anneannem, 30 yaşında bu hastalığa yakalanmış, genç yaşlarda geçirdiği By-Pass ameliyatından sonra doktorlara küsmüştü. Hayatı boyunca nefesiyle mücadele etti, herkesten az oksijen aldığı için herkesten çok yoruldu. Ama bir gün bile kimseye belli etmeden ve neşesini kaybetmeden yaşadı.
Çok güzel bir kadının torunuyum ben. Fiziksel güzelliğinden bir parça nasiplenmiş olsam da karakterinden çok uzaktayım. Zamanla, büyüdükçe onu daha iyi anladıkça bazı yönlerimi benzetmeyi başarabilir miyim bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey ona ait olan hiçbir şeyi unutmayacağım. Bana olan sevgisini, anılarımızı, içindeki sonsuz insan sevgisini neşesini ve sesini... İşte bu yüzden bugünden itibaren onunla ilgili daha çok yazacağım. Özlediğim için, yanımda hissetmek için ve dua niyetine yazacağım.
FSB Mayıs 2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder