27 Mart 2014 Perşembe

anneannem / 2

istanbul'un sahil semtlerinden birinde, balıkçı bir babanın, beyaz ve güzel kızı... annesi tarafından terk edilen bir çocuk... kardeşlerine küçük yaşında annelik yapan bir abla... mahallesinin güzeli, babaannesinin bi tanesi, adı evlenene kadar fatma...

18 yaşında hayatının erkeğiyle tanışmış. karadenizli aileye kız vermekten çekinen babasını, bir rakı sofrasında söylediği şarkı ile ikna etmiş. yaşayacağı zorlukları önceden tahmin eden babası çok ağlamış kızı evlendiğinde. Fatma ise razı gelmiş içine düştüğü aileye, geleneklerine... adı da değişmiş Raziye olmuş. o yaşa kadar kullanmadığı ikinci adını uygun görmüşler.

çekirdek ailesiyle hiç baş başa kalamamış. tüm "köy" dökülmüş evlerine. kapılara kadar yataklar sermişler. ama sakın şikayet ettiğini ya da mutsuz olduğunu sanmayın. belki de parçalanmış bir aileden gelmiş olduğu için kalabalık sülale içinde yaşamayı sevmiş. hemşericiliğin en fanatiğini yaşayan karadenizli insanlara, onlardan biri gibi sevdirmiş kendini...

3 güzel çocuğu olmuş. Dilek, Murat ve tekne kazıntısı Abdullah... son çocuğuna hamile kalmadan önce kalp hastası olmuş. açık kalp ameliyatı hayatta başına gelen en korkunç şey...

radikal bir şekilde dine dönen kocasına ayak uydurmuş. 30lu yaşlarında "hacı" olan kocasını, çapkın şoför olan halinden daha çok sevmiş. Raziye'nin güzelliği değil, dini hassasiyetleri olmuş kocayı eve döndüren.

38 yaşında anneanne olmuş. ve başlamış ilk torununa, evladından ayırmadığına, hikayeler masallar anlatmaya. yaşanmışlıkları resmetmeye...

anneannem için yazdığım bundan sonraki yazılar, onun anlattığı hikayeler olacak...

FSB Mart 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder